Chp-Pkk-1
--Kılıçdaroğlu Hendek Kazanları 'Arkadaş' Olarak Niteledi(02.12.2015)--
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Tahir Elçi'nin PKK'lı teröristler tarafından öldürülmesinden sonra Diyarbakır Barosu'nu ziyaret etti.
Diyarbakır kadim bir kenttir. Bütün kültülerin izlerini bulabilirsiniz. Tarihi, edebiyatı vardır. Eğer siz bu kentin sokaklarını ayırırsanız, barikatlar kurarsanız bu kabul edilemez. Barikatlar sorunu çözmez...
Barikatları kuran arkadaşlara da kişilere de, kim yapıyorsa onu bilmiyoruz, siz Tahir Elçi'yi seviyorsanız onun vasiyetinin gereğini yapın, kaldırın onları.
(Kaynaklar: haberturk, milliyet, odatv, ensonhaber, yenisoz)
CHP'li Sezgin Tanrıkulu TSK'yı Kimyasal Silah Kullanmakla Suçladı.(Chp'de eş başkan konumundaki Sezgin Tanrıkulu( T.ertürk)
Terör örgütü PKK'nın iddiaları sonrası önce HDP'liler Türk askerini suçlayan açıklamalar yaptı. Ardından CHP'li Sezgin Tanrıkulu ve TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Türk Silahlı Kuvvetlerini 'kimyasal silah' kullanmakla suçladı. Tanrıkulu,
"Kimyasal silah kullanıldığı iddialarına ilişkin görüntüleri izledim. Kimyasal silah insanlığa karşı bir suçtur. Yarın itibarıyla iddialara dayanak olan görüntülerin doğruluğu üzerine soru önergemi Meclis gündemine sunacağım. Bu iddialar karşısında açıklama yapılmamış olması ilginç." ifadelerini kullandı.
Kaynaklar: tweet, msb, sozcu, cumhuriyet, veryansin,veryansin2, birgun, trthaber, bbc, milliyet
--Sezgin Tanrıkulu: Türk Askeri Sivilleri Katlediyor. (Odatv-Müyesser Yıldız)--
Tanrıkulu da elindeki metni okur. Türk askerinin sistemli bir şekilde Doğu'daki köyleri yok ettiğini, sivil halkı öldürdügünü, işkence uyguladığını anlatır ve: "Türkiye'nin Kürdistan diye bilinen, Güney Doğusu'nda savaş var. Savaş bölgesinde avukatlık yapan birisi olarak ne çektiğimi bilemezsiniz." der.
Konuşmanın Tam Metni-Tıkla.(Odatv-Müyesser Yıldız)
Yeni CHP'nin "Kürt açılımı"nı iki isim götürüyor; Genel Başkan Yardımcıları Sezgin Tanrıkulu ve Faruk Loğoğlu. Gazeteci-Yazar Yılmaz Polat'ın CIA Pençesinde Açılım-Kirli Oyunun Gizli Belgeleri isimli kitabını hatırladım birden. Bu iki isimle ilgili ilginç notlar vardı.
Tanrıkulu'ndan başlayayım. 21 Kasım 1997'de Robert Kennedy anısına düzenlenen yıllık insan hakları ödül töreni yapılmaktadır. Bu ödüle Türkiye'den Diyarbakır Barosu'na kayıtlı Avukat Sezgin Tanrıkulu lâyık görülmüştür. Ödülü verecek olan Senatör Edward Kennedy, Tanrıkulu'nu şöyle tanıtır:
"35 yaşında insan hakları savunucusu; masum bir avukat. Bu masum insan DEP'lileri ve halkı savunduğu için hapis yattı."
Tanrıkulu da elindeki metni okur. Türk askerinin sistemli bir şekilde Doğu'daki köyleri yok ettiğini, sivil halkı öldürdüğünü, işkence uyguladığını anlatır ve: "Türkiye'nin Kürdistan diye bilinen, Güney Doğusu'nda savaş var. Savaş bölgesinde avukatlık yapan birisi olarak ne çektiğimi bilemezsiniz." der.
Bilmiyorum hala aynı görüşte midir; ama bugün için tek merakım şu: Tanrıkulu, Abdullah Öcalan ve PKK hakkında ne düşünüyor, onları ne olarak görüyor; terör eylemlerine "terör" diyor mu?
Faruk Loğoğlu'na gelince... Malûm, AKP iktidarı döneminde Washington Büyükelçisi idi. Bush görevde kalmasını istemiş, Başbakan Erdoğan da (ailecek de görüşüyorlardı zaten) uygun görmüş; ancak Gül'ü aşamamışlardı. Bu hatırlatmadan sonra Yılmaz Polat'ın kitabındaki nota geçelim. Irak işgâli için Türkiye'nin sıkıştırıldığı günler. Loğoğlu ve ekibi Beyaz Saray'a çağrılır. Ulusal Güvenlik toplantı salonuna alınırlar. Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Stephan Hadley, Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz, Dışişleri Bakan Yardımcısı Marc Grossman, Genel Kurmay Başkan Yardımcısı Org. Peter Pace, Dick Cheney'nin Ulusal Güvenlik Danışmanı Libby, Hazine Bakan Yardımcısı John Taylor ve Beyaz Saray Bütçe Ofisi Yönetici Yardımcısı Mitchell Daniels çalışma masasının çevresinde oturmaktadır.
Heyetimizi karşılayan Avrupa Masası Yöneticisi Daniel Fried bizimkilere Amerikan ekibinin karşısına konan üç koltuğu gösterir. Loğoğlu şaşırır. ABD'liler 3 Türk diplomatın oturacağı sandalyeye kadar düşünmüştür. Amma bu üç koltuğun hem biçimi değişiktir hem de ayak boyları kısadır. İlk bakışta misafir koltuğu gibi görünen bu koltuklara oturunca, ABD'liler yüksekte kalır. Yılmaz Polat'a göre: "Belli ki, konukları psikolojik olarak baskı altına almayı düşünmüşlerdi.". Görüşme 1 saat sürer.
Diyeceğim, yıllar sonra İsrail'le "alçak koltuk" krizi yaşadık ya; meğer bu işin ağa babası ABD, ilk "mağduru" da Faruk Loğoğlu imiş!.. Acaba bu rapor edildi mi ve AKP iktidarı nasıl tepki verdi?
AKP hala Habur travmasını atlatamadı. İnşallah CHP de bu "açılım"la "bölünme travmasına", hatta bölünme sürecine girmez. Başkanlığa kilitlenmiş Başbakan Erdoğan'ın milliyetçi ve ulusalcı tabana "liderlerinize boş verin, bize gelin" çağrısı yaptığı bir dönemde CHP'nin bu travma hali nasıl da kaymaklı ekmek kadayıfı olur değil mi?
Silivri'den kucak dolusu sevgiler... (7 Haziran 2012)Müyesser Yıldız (odatv)
Kılıçdaroğlu PKK'ya yakınlığıyla bilinen İMC TV'de inanılmaz bir itirafta bulundu.
Kılıçdaroğlu PKK sözcüsü TV'lere sahip çıktı
Kılıçdaroğlu, "Medyanın özgürlüğünü sonuna kadar korumamız lazım. İMC TV'yi kapatıyorsunuz. Niçin? Mahkeme kararı mı var? diyerek terör örgütü PKK'nın sözcülüğünü yapan kanalların kapatılmasına karşı olduğunu duyurdu.
TERÖRİSTBAŞI İMC TV'DE KONUŞUYORDU
Kapatılan İMC TV, hain terör örgütünün sözde elebaşları arasında yer alan Murat Karayılan ile röportajlar yaparak örgütün sözcülüğünü yapıyordu.
(Not:El Kaide'nin Amerika merkezli bir yayın organı var mı? Orada örgütün liderlerini çıkarıp ABD'ye tehditler savurmasına imkan sağlayan bir medya yöneticisi var mı?
**CHP'li Vekil PKK'lılara Şehit Dedi**
Habertürk'te ekrana gelen Türkiye'nin Nabzı programında CHP milletvekili Aytuğ Atıcı "Çocukların elinin babaları şehit edildiği için bomba tuttuğunu" söyledi.
...Eğer siz bir çocuğun babasını şehit ederseniz, o çocuğun eli yarın bomba tutar. Eğer siz bir insanın evladını şehit edersiniz diyecekken öldürürseniz, o çocuğun eli silah tutar. Biz o minicik eller ilerde silah tutmasın bir biri ile tokalaşsın diye uğraşıyoruz.
-Mete Yarar: Devlet 3,5 ay hendeklere müdahale etmedi, sivil toplum örgütleri, akademisyenler ve belediyeler, hatta milletvekilleri gidip hendekleri kaldırtsın diye. O zaman bu akademisyenler neredeydi.
(ensonhaber star.com aksam youtube youtube2)
Habertürk'te ekrana gelen Türkiye'nin Nabzı programında CHP milletvekili Aytuğ Atıcı ile güvenlik uzmanı Mete Yarar arasında 'bildiri' tartışması yaşandı.
"BABALARINI ŞEHİT EDERSENİZ ELİ BOMBA TUTAR"
CHP'li Atıcı güvenlik güçlerimize bombalı saldırı yapan teröristler için 'babalarını şehit ederseniz eli bomba tutar' ifadelerini kullandı.
Mete Yarar ise CHP'li vekili eleştirerek "Elinde bomba yok" gibi söylemlerin, terörü teşvik eden fikirleri doğurduğuna dikkat çekti. Y
Mete Yarar: Baktığım şey ilkesel bir duruş devlet üç buçuk ay boyunca Türkiye'de Öz yönetimlerle oluşturulan barikatlar kurulduğunda hiç bir yere müdahale etmedi. Hiçbirine girmedi. 3 yöntem tespit etti. Dedi ki bölge milletvekillerine gelin bu barikatları tek başınıza kendiniz kaldırın, 2 belediyeye dedi ki gelin bunları sökün, ben o zaman şunu soruyorum.Bu kadar bu konuda sizler, akademik anlamda sivillerin ölmesi konusunda bu kadar hassasiyetliydiniz de bombalar döşenirken barikatlar kurulurken niye bu hiç çıkıpta kardeşim bu yaptığınız yaşnıştır diye bir bildirinin altına imza atmadınız.Bunun altına imza atsaydınız,bugün siyöldiğninizin içeriğine katılmasaydımda ilkesel olarak hiç bir şey diyemezdim.
Her İki Taraftan da Şehitlerimiz Oluyor.
Suriye'ye 3 ay önce bir gezi yaptığını belirten Hülya Güven şunları söyledi:
"Suriye'de yaşayan vatandaşlar 'bizim sorunumuz yok' diyorlar. Hakikaten onun için bizim Suriye'nin içişlerine karışmamız gibi bir durumun olmaması lazım. Bizde nasıl PKK sorunu varsa onlarda muhakkak bazı sorunlar olacaktır. Mesela bizde PKK sorunu var. Askerlerimiz şehit oluyor. Her iki taraftan da şehitlerimiz oluyor.