Chp-Pkk-2

31 Mart’ta yapılacak yerel seçimler için PKK’nın siyasi uzantısı HPD ile ittifak yapan CHP, vatandaşın tepkisinden çekindiği için bu ittifakı her fırsatta reddediyor.

AÇIK AÇIK SÖYLEYENLER VAR

Ancak bazı CHP'li başkan adayları ve milletvekilleri katıldıkları programlarda sarf ettikleri sözlerle bu ittifakı açık açık haykırıyor.

CHP BARTIN VEKİLİNİN SÖZLERİ

CHP’nin kanalı Halk TV’nin Köln’den yapılan canlı yayına katılan CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, emeklilerin, taşeron işçilerin oylarını istedikten sonra PKK’lıların da oylarına talip olduklarını söyledi.

CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm, Dağlıca'da meydana gelen terör saldırısı sonrası yazılı bir açıklama yaptı. Tüm, açıklamasında, "Bugün Türkiye en kara günlerinden birini yaşıyor. Dökülen kan oy sevdalılarının eseridir. Ülkemizin dört bir yanında halk isyan ediyor. Durdurun bu savaşı diyor. Halka kulak veren yok. Çözüm süreciniz neden 7 Haziranla birlikte son buldu? Bu soruların cevabını kim verecek?" dedi.

Tek bir ölüme daha tahammülleri olmadığını anlatan Tüm, açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi: "Vakit, tüm siyasi kimlikleri, tüm çıkarları bir kenara koyup, ülkemizin geleceği için, çocuklarımızın geleceği için birlik olma zamanıdır. Acının rengi, kimliği yoktur. Bu acıyı dindirmek hepimizin başlıca görevidir. CHP, bu kan ve gözyaşını dindirmek için, barışın yeniden inşası için her türlü sorumluluğu almaya hazırdır. Kanlı terör saldırılarını lanetliyor, şehitlerimizi saygıyla anıyorum. Türkiye'nin başı sağolsun."

(sondakika haberturk mynet haberler.com twitter haber7)

ANF'ye konuşan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP eş genel başkan ve milletvekillerinin tutuklanmasının, demokratik siyaset zeminine, serbest seçim hakkına ve temsiliyetine yargı ve AKP iktidarı eliyle vurulmuş bir darbe olduğunu vurguladı. 

Bu tutuklamaların siyasi sonuçlarının iyi hesaplanmadığını belirten Tanrıkulu,  Türkiye için  bedelinin çok ağır olacağına dikkati çekti. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM)  verdiği “Balbay kararını” anımsatan Tanrıkulu, şöyle dedi: "AYM bu kararla, milletvekillerinin seçildikten sonra tutuklu olmalarının  görevlerini yapabilme koşullarının engellendiğini ifade ederek Mustafa Balbay'ın tahliye yolunu açmıştı. Dolayısıyla, hem AYM’nin hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin birçok kararına rağmen, üstelik de haklarında iddialar dahi yazılmadan  HDP vekillerinin tutuklanması, AKP iktidarının demokrasiye vurduğu en ağır darbedir."

'TEK AMAÇ; BAŞKANLIK YOLUNU AÇMAK'

Bu tutuklanmanın aynı zamanda toplu bir cezalandırma anlamı taşıdığına da işaret eden Tanrıkulu, vekillerinin tutuklanmasıyla onlara oy veren  seçmenlerin de cezalandırıldığının altını çizdi.  15 Temmuz'daki darbe girişimini bir “lütuf” olarak görenlerin, kendi otoriter yönetimlerini hayata geçirmek için tüm muhalefeti hedef aldığını kaydeden Tanrıkulu,  CHP olarak, parlamentoyu temsil eden üçüncü partinin eş genel başkanlarının, grup başkanvekillerinin ve milletvekillerinin tutuklanmasının serbest seçim hakkının ihlali olduğunu her yerde söylemeye devam edeceklerini  ve yargının bu yanlış tutumundan vazgeçmesi için de ellerinden ne geliyorsa yapacaklarını söyledi. 

'HALKIN İRADESİ BOMBALANDI!'

Baskılar, kapatmalar ve tutuklamalarla Tayyip Erdoğan ile AKP iktidarının kutuplaşmayı, milliyetçiliği derinleştirerek, otoriter başkanlığa giden yolu açmaya çalıştıklarını vurgulayan CHP'li Sezgin Tanrıkulu, “15 Temmuz gecesi  darbeciler parlamentoyu  savaş uçaklarından bombalarken, bugün de  AKP ve yargı HDP vekillerini tutuklayarak halkın iradesini ikinci kez bombalamıştır” dedi. 

DHA AYNI HABERİ 

'ÇATIŞMA DIŞINDA OLAN YERLER DE YAKILIP YIKILMIŞ'

İncelemelerinin ardından açıklama yapan Milletvekili Tanrıkulu, "Buradaki ortam çatışmanın sonucundaki ortam değil. Çatışma dışındaki olan yerler de tamamen yakılmış ve yıkılmış durumda. Bizim buna normal bir terörün, çatışmanın sonrasındaki faliyet dememiz mümkün değil. Bu yıkım ve zulüm konseptidir. Hiç kimsenin terörle mücadelede bir itirazı yok. Ama yurttaşlarımızın zulüm görmesine, bu şekilde yıkımla karşı karşıya kalmalarına, kendi özel tarihlerininin, kendiz özel anılarının tarip edilmesine kimse razı olmaz. Benim açımdan şok edici bir tablo" dedi.

DİHA'NIN  HABERİ
Yüksekova Belediyesi'ni ziyaret eden heyeti, belediye girişinde HDP milletvekilleri Selma Irmak, Lezgin Botan, Bedia Özgökçe ve Gever Belediye Eşbaşkanı Adile Kozay karşıladı. Basına kapalı yapılan görüşmenin ardından CHP'li heyet belediyeden ayrılarak, Cumhuriyet Mahallesi'ne geçti. 

'AYNI MANZARAYI SUR'DA, CİZRE'DE GÖRDÜK'

Mahallede yurttaşların sorunlarını dinleyen CHP'li heyet ardından harabeye çevrilen bir eve geçerek basın açıklaması yaptı. Heyet adına konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, mahallelerdeki yıkımın ve tahribatın çatışmalar sona erdikten sonra yapıldığını söyleyerek, "Arama tarama faaliyeti yapılmış yine bir şey olmamış. İşte bundan sonraki süreçte bütün mahalle çatışmaların olmadığı yerler de tamamen yakılıp ve yıkılmış. Bizim buna çatışmaların sonlandırılması faaliyeti dememiz mümkün değil. Aynı manzarayı Sur'da da gördük, Cizre'de de gördük. Bu bir konseptin soncudur. 1993'lü yıllarda Çillerin yürüttüğü bir konsept vardı, bu da Erdoğan'ın zulüm konseptidir" diye konuştu. 

'NE ERDOĞAN NE DE ERDOĞAN'IN 7 ÇEVRESİ TAMİR EDEMEYECEK'

Yurttaşlarda aidiyet duygusunun zayıfladığını kaydeden Tanrıkulu, şunları söyledi: "İnsanların kendi özel tarihlerinin, anılarının yok edilmesine kimse razı olmaz. Bizler de razı olmayız. Belki bu bina yeniden yapılacak ama burada yaşan yurttaşlarımızın aidiyet duygularındaki zayıflamayı ve yok oluşu ne Erdoğan ne de Erdoğan'ın 7 çevresi tamir edemeyecektir. Bu duyguları burada gördük görmeye devam edeceğiz. Ama benim açımdan şok edici bir tablo. Kameralardan çok şey gördük. En iyi kamere insanın kendi gözü ve hafızasıdır."

Açıklamanın ardından heyet çarşı merkezinde esnafı ziyaret etti. (DİHA)

Yaklaşık 100 kişi ile Diyarbakır’a gelen CHP heyeti, gözlemlerini aktardı. CHP İstanbul Milletvekili Selina Doğan, bölgede savaş hukukunun dahi uygulanmadığını vurgulayarak, bölgede yaşanan ihlalleri daha yüksek sesle dile getireceklerini belirtti. İnsanların artık Türkiye’ye olan aidiyet bağlarının koptuğu bir noktada olduklarının altını çizen Doğan, bu bağın daha fazla kopmaması için partilerin bir an önce harekete geçmesi gerektiğini söyledi. Bunun sadece bölgedeki halkın zararına değil, Türkiye’de yaşayan tüm kesimlerin zararına olacağını ve artık demokratik taleplerin tartışılması gerektiğine işaret eden Doğan, “Demokratik kurumları işler hale getirecek, insanların kültürel haklarının korunmasını sağlayacak, ifade özgürlüğünün önünü açacak, ana dilde eğitime erişim hakkının önünü açacak her türlü yasal düzenleme konusunda CHP tartışmaya desteğini sunmaya hazırdır” dedi. 

BÖLGEYE ULUSLARARASI BİR GÖZLEMCİ HEYET GELMELİ

Uluslararası kamuoyunun bölgede yaşananlara dönük gözlemci bir heyet göndermesini ve burada yaşananları raporlayıp dünyaya duyurmasını isteyen Doğan, insanların yaşam hakkının korunmadığına, cenazelerin günlerce sokakta bekletildiğine, hayvanlara yem edildiğine vurgu yaparak, bunların yerinde incelenmesi gerektiğini ifade etti.

CHP Maltepe İlçe Başkanı Zeynep Babacan ise ana akım medya tarafından bölgeye yönelik gerçeği yansıtmayan haberlerin servis edildiğine dikkat çekti. Babacan, “Parlamentoda Kürt halkının sorunlarının çözüme kavuşturulması gerekiyor. Halkın yaşadıkları çok büyük acılar var. Bu acıları sona erdirmek gerekiyor” dedi.

Diyarbakır’a gelen heyet içerisinde bulunan CHP Eyüp İlçe Başkanı Sinan Akçiçek ise bölgedeki savaşın nedeninin Saray’ın başkanlık isteğinden kaynaklandığını ifade etti. 

Avrupa Birliği’nin yerel yönetim ve özerklik şartını savunduklarını ifade eden Akçiçek, “Yerel yönetimler, özerklikler şartının muhakkak hayata geçmesi gerekiyor. Bu sadece bölge için değil Türkiye’deki bütün belediyelerde uygulanması gereken bir şart. Bunun bir an önce hayata geçmesini istiyoruz. Bu olursa sorunların çözüleceğine inanıyoruz” diye konuştu.

Akçiçek, “Birbirimizi ayrıştıran veya ötekileştiren değil, kendimizi rahatlıkla ifade edebildiğimiz, halkın buradaki sorunları taleplerini karşılık bulabileceği bir yerel yönetimler özerklikleri doğru buluyoruz” diyerek, doğuda güneş doğmadığı sürece batıda da batmayacağını söyledi. Akçiçek, batı kamuoyunun bölgede yaşananlara kulak vermesi gerektiğini ifade etti.(Diyarbakır/DİHA)